8 Mayıs 2017 Pazartesi

Safranbolu Günlüğü

Karabük Üniversite öğrencileri için söyleşiye giderken bir günlük dahi olsa gezi planımızı çıkarıyoruz.
Biz de böyle seviyoruz napalım. Her okuduğumuz yeni kitap gibi her yeni gördüğümüz yer yeni bir bilgi getiriyor. Yanında mutlaka güzellikler getirmesi de cabası...

Velhasıl rotamız Safranbolu....
Zelifra'dan geliyor. Oldukça kökenli ve değişmeli bir süreç yaşıyor beldenin ismi.
Safranın bolluğundan en sonunda Safranbolu kalıyor.
Gerçekten her yerde safran ile ilgili bir şey görüyorsunuz.
İlki Safran kolonyası yada sabunları..
(Eski çarşının içerisinde)

Biz buradan sabunlar ve kolonya alarak devam ediyoruz.


Safranbolu'nun en meşhur şeyi olan lokuma sıra gelince onda da safran diyorlar illa. Evvele en iyi yer olan İmren'i buluyoruz, başlıyoruz sırayla tadmaya benim favorim değişmiyor her zaman çifte kavrulmuş. 
Seminerde aldığım hediyelerden biri de SafranTat Lokumlarıydı. O nedenle kıyaslama fırsatım oldu. İmren bir harika dostlar. Özellikle bulamadığımız bir lokumu var gül yapraklı. Çarşı içerisinde bir kahve de ikram edildiği için öğrenebildik bizde. Çok az üretilip hemen bitirilen bir ürünmüş, onu muhakkak yakalayıp istanbula sipariş verdireceğim. Bulursanız kaçırmayın derim...


 Safranbolu'da gezilecek yerlere gelirsek; Eski Çarşı


Tipik fotoğraflarda görülen Safranbolu burası.
Konaklar, dükkanlar, kafeler ve turistlerden oluşuyor.
Tarihi Müzesi; eski kaymakamlık en güzel fotoğraf açısı da buradan yakalanabiliyor. Arkası müzeleştirilmiş cezaevi.
Daracık arka sokakları, çok güzel konakları ve canlı bir ortamı var Eski Çarşının.
Bütün Karabük burada atıyor hasılı.


Ne yenir Eski Çarşıda?

Bizim için önemli bir mesele bu :)
Yeni gittiğimiz her yerde yöresel şeyler yemeğe tercih ediyorsanız sizde bizim gibi.
Kadıoğlu Eski Çarşı'nın en ünlü lokantası.
En ünlü yemekleri de Bükme ve Kuyu Kebabı.
Bükme denilen bir pide çeşidi aslında içinde kıyma soğan ve ıspanak var. Çok da bir esprisi yoktu açıkçası fakat kuyu kebabı çok lezzetliydi şiddetle tavsiye edebilirim.

Eski Çarşıdan sonra gezilecek yerlere başlıyoruz; Krsital Teras

Bu manzaraya baktığın yer yer değil cam :)
Heyecan uyandırıyor bencede. İlk yapıldığında camda çizikler oluşmadığ için ayağınızın altında uçurumu görebiliyormuşsunuz fakat artık öyle değil. yine de sarsıntı meydana geldiğinde etrafınızdaki tedirginliği gözlemleyebiliyorsunuz. Hoş bir anı.

Devam ettiğinizde aşağısının bir kanyon olduğunu görüyorsunuz; Tokatlı Kanyonu. Outdoor eşyalarınız yanınızdaysa harika bir yürüyüş yeri fakat yoksa ciddi sıkıntı. kaç yüz merdiven inip çıktığımızı bile hatırlamıyorum. Laktik asit patlaması yaşıyordum en son.
Oksijene doyuyorsunuz adeta, çok güzeldi.
Kanyonun sonunda at çiftliği denemese de at binebileceğiniz küçük bir parkur var.

Kanyonu da bitiriyor yola koyuluyoruz; Mencilis Mağarasına.
Yine bir dünya merdiven ve tırmanıyoruz yeniden!


Fakat gördüklerim karşısında merdiveni de yorgunluğu da unutuyorum.
Mencilis mağarası 3 milyon yıl öncesine dayanıyor. 6 km uzunluğunda olduğu söyleniyor. Ve içerisi yaz-kış 15 derece. Ne üşütüyor ne terletiyor açıkçası.
İyki gelmişim dediğim yerlerden birini daha yazıyorum.


Yeni yerler görmenin yanısıra yeni şeyler yemek gibi bir tutkumuz var maalesef :)
En iyi ne nerede yenir diye diye geziyoruz. Bükme ve Kebabtan sonra Etli Sarma ve Peruhiyi öğreniyoruz.

Peruhi; içine süzme yoğurt konulan mantı aslında.
İkisininde en iyi adresinin Safran Konak olduğunu öğreniyoruz ve aynen katılıyoruz. Yanında orjinal
al Bağlar Gazozu'da eklerseniz tam yöresel olursunuz.
Yemek sonrası altın vuruş ile kapatıyoruz .