17 Haziran 2014 Salı

Ayşe Şasa Hanımefendimin Vuslatıdır Bugün Mübarek Olsun!


Sadece söz değil yazıda uçar geriye Ah! kalırmış. Hiç bir 'uçan' yazım dün ki kadar yakmadı canımı. Ayşe Şasa hanimefendimin vefat haberini aldığım gün ki hissiyatı yüklemeye çalışmıştım kelimelere... Fakat istenmedi ki tek bir yanlış tuşa basmamla tüm yazım tabiri caizse uçtu. Belî dedik, belî... 

Merdivenler var önümde her basamağında incecik mumlar yanan. Sonunda Ayşe Şasa hanımefendinin dairesi. Yukari çıkmak istiyorum, o sırada apartman görevlisi yaklaşıyor yanıma Ayşe Şasa 'nin artık orada olmadığını söylüyor. Nasıl diyorum nasıl, o hastanede gelecek. Ayrıca kendisinin misafirlerini rutin olarak ancak 14:15 civarlarında kabul ettiğini hatırlatıyor... 

Ve uyanıyorum.
Allah hayr etsin telkinleriyle yüreğim pır pır ediyor. Hemen Ayşe ablanın yattığı hastaneyi aramaya niyetlenirken bir haber geliyor: "Ayşe Şasa Rabbisine kavuştu." Vuslat gerçekleşti yani? Beklesemde rüyanın etkisiyle haber ağırlaşıyor. Şok etkisiyle inna lillah ve inna ileyhi raciun diyebiliyorum. Nasıl? Bu rüyayı neye yoracağım ben şimdi? Vedaya mı?
Gözümü açar açmaz aldığım bu haber ile devam eden bir gün; payimda tefekkür, hatıra ve bir parça sızı...

Küçük bir çocuktum babam kulağıma "bu teyze hasta bir teyzeydi ve kendini tasavvufla iyileştirdi" dediğinde. Tasavvufun ne olduğunu dahi bilmeyen ben onun herşeyi oldurabileceğine inanmıştım. Sonrasında sağlıklı görünen teyzeye bakarak "neyi varmış ki" demistim. "Ruhsal..." diye fısıldamıştı babam. Kendimi ve rabbimi bilme idrakim genişleyince ilk işim Ayşe ablayı tekrar keşfetmek olmuştu. Özellikle Bir Ruh Macerası adlı kitabından sonra evinin yolunu tutmuştum. Beni o meşhur defterine (o deftere birileri de onun kadar değer verse saklansa keşke) ekleyerek ihvanından saymıştı. İlginç seyrû sûlkum onu hayrete düşürmüş ondan sonrasında sık sık görüşmeye başlamıştık. Ta ki akciğerine metastaz yapan habis ile mücadelesinde bitap düşene kadar.


Gördüğü kanser tedavisini anlatırken "sakat bir bacakla yokuş çıkmak bu benim halim elifcim" derdi. Hic unutmuyorum bu sözünü. Farkindaliğini. 'Şizofreni ancak bu kadar farkindalikla ve bu denli teslim oluşla aşılabilir' sohbetimizi hatırlıyorum. İçim sızlıyor. Bir emanetini de bu fakir de bırakmıştı artık. 

Ah! Ayşe ablacım korktuklarindan emin misin şimdi? Teslim ederken emanetini zorlandın mi öyle merak ediyorum ki?



Fatih camiindeydik bugün bütün ihvanı olarak. Nabi Avcı imtihanım olsa da tüm tören boyunca rahmet herşeyden ağırdı. Cenaze namazını biricik şeyhi Ömer Tuğrul İnancer hoca kıldırdı. Safta en çok Muhyiddin Şekür'ü gördüğümde duygulandım...
Defnetmeye Rauf Orbay'in da yattığı aile kabristanina sahrayi cedite geldik. Yolculuk esnasında Gökdemir İhsan abinin bir kaç davranışı vardı ki...O anlarda bir çok şey hücum etti beynime en önemlisi; ne özel şahsiyetlere dokunmuşsun be Ayşe Ablacim oldu. 
Küçük, eski bakımsız bir yer kabrinin zahiri batınine başka inandık. İnsanlar tarafından ihmal edilmiş. Kendinde de öyle değil miydin zaten...
Vasiyetin üzerine bir kaçımız tilavetin bitmesini bekliyorduk. Görevler ifa edildikten sonra kabristan boşaldı. Ve kabrinin başını bizler çevirerek başladık okumalara. Korkmaman için. Hesabında yalnız hissetmemen için. 
Biz o haldeyken bir nezaket sahibi ağlamaktan ve sicaktan halsiz kaldığımızı anlamış olacak her birimize su alıp ikram ediyor. Suyun Rabbine de hamd olsun. Suyu dağıtanın varlığına da.

Özlemden gayrı elem yok bize... 
Tefekkurlerime seni dahil etmeyi, hayret vadilerinde elimi tutarak seyri alem etmemizi. 72 yaşında bir nine ile değilde ilme aç bir genç ile konuşuyorum zannetmelerimi. Yeni bir şey öğrendiğinde heycaninla paylaşmanı.... Ama olsun. Mutmainim. Mütebessim bakıyorum vuslatina. Hemen bir hadis düşüyor dimağima; ölen bir kişinin ardından insanların o kişi hakkındaki ahiret zanlari gerçek üzeredir. Elhamdülillah. Bakıyorum da herkes senin kavusmani aynı eda ve de seda içerisinde karsiliyor.
Çileli yokuslarin bitti ablacim. 
Ödediğin kefaretler, son nefesinde ecrin sana gösterildiginde "değdi" dedirttimi?     
Meşhur koltuklarındaki sohbetlerimiz yetersiz geliyor adıma, senden daha çok daha çok istifade etmeliydim. "Şekerim" ifadelerini daha çok duymaliydim. Sonra efendimin müjdesi su serpiyor yüreğime kişi sevdikleriyle beraberdir. Onlarla hasr olur.Ne guzel bir tesellidir bu.
Rahmet et, merhamet et allahım ona.
Makamını ali olanlardan eyle
Setr isminle muamele et rabbim ona
Korktuklarindan emin eyle onu.


       Ananem samimiyetinde bir fatiha.

7 Mart 2014 Cuma

Göğe bakma durakları...

Hangi kitaptaydi kimin sözüydü
hatirlamasamda çıkmaz yatırımdan; "göğe bakma durakları..."


Kaldırıp başımı uzun uzadiye semaya bakmıstım. Bulutlardan düşen rüzgarın kızı ben, durakları aramıştım. 
Var mıdır gerçekten dinlenme durakları?

Darmıştım. Allah genişletmek istediklerinin bakışlarını göğe çevirmek istemişti demek ki... Bu yüzden indiremedim başımı göklerin sevdasından.
Demek hala darım.  
Acıdıkça anlıyor insan darlığı. Biraz daha mı diyor her seferinde... Çeviriyor başını yine umarsızca bir sonraki göğe bakma durağına...