28 Ocak 2013 Pazartesi

Öldükten sonra yakılmak

Erkan Can’ın söylediği gibi ‘’Tiyatrodur. İyidir.’’

Güzeldir tiyatrolar. Anlatılmak istenenin en ince ve keyifle aktarımıdır. Toplumsal konuların,sorunların gayet iyi işlendiği bir tiyatro toplulumumuz var. Ancak hep belli bir kesimin talep ve istekleri söz konusu ediliyor tek yadırgadığım mevzu bu. Mesela bir başörtüsü konusu veyahut saçmalığı neden konu edilmez? Diğer bütün yasaklara bu kadar hassas tiyatrocularımız bu konulara gelince neden bu kadar tutuk kalabiliyorlar?
Çünkü maalesef ki oyuncularımız da bir taraf oluşturduklarından, kendi görüşlerinin çerçevesinden dışarı çıkan oyunlara karşı mesleksel objektifliği gösteremiyorlar. Umarım bir gün kendilerini sadece oyuncu olarak tanımlar ve her kesime hitap edebilecek oyunları da oynayabilirler. Belki birgün…

Bugün başrollerini Erkan Can ve Cem Davran’ın paylaştığı oyun olan ‘Alevli Günler’i izledik. Öncelikle şunu söylemeliyim ki Cem Davran’ın müthiş performansı ile gülmekten kendimizden geçtik. Erkan Can’ın ustalığına edecek söz zaten haddime düşmüyor. Epi-topu 4 kişilik olan bu güzel oyunun konusu Türkiye’de yaşayan bir Türkoloji profesörünün Şaman olarak yaşama ve ölme trajedisi. Trajedi diyorum çünkü maalesef memlekette farklı görüş ve inançtaki insanlara yapılan muamele ortada. Bu sadece başka din veya ırka mensup olanlara has bir handikapta değil ayrıca. Müslümanı da aynı sıkıntılarda. Tek tip Müslüman istiyorlar. Tek tip kültür. Tek tip din vs vs… farklılıklara toleransımız çok alt limitlerde. 

Mağlumunuz bir Şaman geleneği olan öldükten sonra yakılma durumu Türkiye’de namümkün maalesef. Bu maalesef kısmını dillendirdiğim zaman arkadaşlarımın biri şaşkın gözlerle bana bakıyor. Bu tepkiyi benden beklemez edada. Neden şaşırıyorsun ki diyorum. Müslüman bir ülke mi burası ki yakılmak yasak olsun. Müslüman değil mi diye bir hayret ifadesi daha… Müslüman olan toplum, devletimiz Müslüman değil diyorum. Anayasa da devletin dini kısmında ne yazıyor ? Müslüman mı?!
Eğer devlet Müslümanlığı kabul etmiş olsaydı anlayabilirdim yakılma isteğinin reddini. İslam devleti olsaydı Türkiye( İslam devleti deyince aklına İran ve Arabistan gibi ülkelerini getirip islamın bu olduğuna inanan insanlar yazımın devamını okumasınlar rica ediyorum.)bu reddi kabul ederdim. Ancak ne idüğü belirsiz bir hal üzere yaşarken neden yakılmak istenince namümkün oluyor. Nihayetinde Müslüman devlet değilsin.
Bir de semavi dinlere mensup olanlar her türlü icazete sahipken yakılmak neden batıl oluyor. Onlarda her türlü geleneksel,dinsel seramoniler yapılıyor.  Semavi dinlerin biri harici, yek diğerleri Hakkımı gösteriyor ki?!
Neden kendine Müslümanım demeyen birine illa Müslüman muamelesi yapmaya çalışılıyor? Avaz avaz gayrimüslim olduğunu söyleyen birine Müslüman muamelesi yapmak da zannediyorum İslam ile pek bağdaşmıyor. Zira bu davranışın İslam penceresindende sakıncaları söz konusu. Elbette ki Hak dininde böyle bir vasiyet uygulanamaz. Kişi müslümanım dedikten sonra böyle bir vasiyet bıraktığı takdirde uygulanmamalı, eyvallah… Ancak hem devletinin dini İslam olmayacak yani islama göre yönetilmeyeceksin hem islama aykırı davranışta istemeyeceksin. Başka ?

1946 yılında çıkarılan bir yasa ile kişilerin öldüklerinde yakılma hakları var esasında hatta Ankara’da fırınları bile var. Fakat cenaze işlemleri belediyelerce yürütüldüğünden belediye yönetmeliğinde net bir şekilde aykırılık maddesi olmasada belediye tasarrufuna göre mümkün yada namümkün oluyor. Bu da hükümet direktifleri ile paralel doğrultuda…
Son zamanlarda Antalya’ya yerleşen yabancı turist sayısının artması hasebiyle belediye, krematoryum kurma faaliyetlerini başlatmış. Senede 200 yabancı yakılma talebiyle Diyanet İşleri’ne başvuruyormuş. Bununla beraber bu kişisel hak sanıyorum artık daha bir gün yüzüne çıkacaktır.

Velhasılı oyunumuza dönecek olursak; fakir Alevli Günler oyununu beğenerek ve bolca gülerek izledi. Muhteşem bir tiyatroculuk seyretti. Şamanizm konu edilirken asla bir anti-müslümanlık propagandası yapılmadı. Sadece bu memlekette Şaman ve bilim adamı gibi iki sıkıntılı vasıfa sahip olan bir bireyin hikayesi anlatıldı. Vaktiniz olursa görmenizi nacizane tavsiye eder,iyi seyirler dilerim.

22 Ocak 2013 Salı

Sedası...

Bazı geceler olur insanın kalbi uyumazdı.Bu sebeple mi diyorlardı; "Aşıklar uyumaz"ı...
Aşk uyutmuyordu zahir insanı. Gecenin nuru nar olur da, yakardı maksadı. Bir gönül ki güllerden sadrı.Neylesin Leyla'nın feryad-ı kasrı. Ey iştiyakımın niyazı; mabuduma ettirme feryadı...